25 Kasım 2012 Pazar

DEĞİŞİM VE ŞEHVET

DEĞİŞİM VE ŞEHVET Değişimler devam ediyor ve biz de değişimleri yazmaya devam ediyoruz. Geçen yazımda bu denli değişimin arzulu istenmesine “Değişim Şehveti” deyimini kullanmıştım. Değişim ve Şehvet kelimelerini yan yana kullanmamızdan ötürü de sanki değişimi istemiyor, değişimlere karşıymışız gibi bir anlaşılmayla da karşı karşıya kalmayalım diye değişim ve şehveti yazmaya devam ediyoruz. Her şey değişiyor. Damak zevkimiz, fiziğimiz, görüntümüz, anlayışımız, yaşımız, çevremiz; kısaca her şey… Değişime karşı çıkmak, eşyanın tabiatına; yaradılışa aykırı. O zaman değişime ayak diremek, boşa kürek çekmek gibi. Ancak ille de değişimi hırsla bekleyip, mevcuda; eskiye acımasızca saldırıdır bizim anlamakta zorlandığımız. Değişimin, gelişimle birlikte olanı, tekamül içereni makbuldür. Eskisinden daha kötü olan hiçbir değişim uzun soluklu olamaz ve olmamıştır da. Bilakis bütün değişimler bir birikim sonucu, eskinin deneyimlerinden de yararlanılarak yapılır. “Sağlıkta Dönüşüm” bir değişim, bir gelişimdir. Üzerinde yıllardır çalışılmış bir dizi eskinin tespit ettiği aksaklıkları gidermek; sağlığı daha kolay erişilir, daha ucuz ve daha kaliteli sunumunu düzenlemek maksadı ile gündeme gelmiştir. Sağlıkta Dönüşüm ile kat ettiğimiz mesafeyi bu sınırlı satırlarla anlatmamız epey güç! Bu kadar mesafe alınmasının bir çok sebebi vardır ama temelinde: deneyim, bilgi, inanç, emek ve kararlılığın hakkını vermek gerekir. Ben, sayın bakanın, henüz bakan olmadan bile bir avukat arkadaşının bürosunda günlerce nasıl çalıştığını ve nasıl araştırmalar yaptığına bizzat tanık olmuşumdur. Sayın bakan, inanç ve kararlılığıyla aynı kendi gibi bir ekibi bakan olur olmaz işbaşına getirerek kolları sıvadı ve tabiri caizse Sağlıkta Dönüşüm’ü adeta bir dava haline getirdi. Doğal olarak da bu bir dava olunca, her sosyal hareketin başına gelen mukadderat, Sağlıkta Dönüşüm’ün de başına geldi. Dava, kısa zamanda üç kesim insan üretti. 1- Dönüşümcüler 2- Dönüşümcü Görünenler. 3- Dönüşümden Geçinenler. Dönüşümcüler; sayıca en az olanlar, en hasbi, en fazla ter dökenlerdi. Geçmişten yararlanmışlar, geçmişi görmüşler, geçmişin aksaklıklarını yaşamışlar ve geçmişten ders almışlardı. Kararlıydılar ve çalışmalarına da, samimiyetlerine de kimsenin bir diyeceği yoktu. İkinci kesim olan, Dönüşümcü Görünenler ise biraz daha sayıca fazlalardı. Ekibin içinde görünmelerine rağmen inanç sorunları hep vardı. Çalışıyor görünseler de durumu idare ediyorlardı. Bir kısmı, bakan ile aynı partide, aynı safta görünmelerine rağmen dönüşümü içlerine sindirmekte bir hayli zorlanıyorlar; bedenleri işin içinde görünse de, bir gözleri ile hep kaçacak yanı gözlüyorlardı. Üçüncü kesim ise sayıca en kalabalık olan Dönüşümden Geçinenlerdi. Çıkan her yeni karar, muhtemel her türlü oluşumlar, bu kesimce dikkatlice izleniyor, mevziler alınıyordu. Her krizin yeni bir fırsat olduğu inancıyla kollar sıvanıyor ve dönüşümde gerçek dönüşümcülerin işbaşına geçerlerse, kendi çıkarlarına zarar verebileceği ihtimaline karşı her türlü ileri önlem alınarak dönüşüm resmen sabote ediliyordu. Bu kesimin sayıca en fazla olmasının bir sebebi; toplumun içinde bulunduğu sosyo-ekonomik özelliklerden kaynaklanıyor olsa da, içinde çok sayıda Dönüşümcü Görünenlerin de olması, önemli bir tehlike teşkil etmektedir. Toplumun içinde bulunduğu sosyo- ekonomik şartlar, kişileri çok çalışmaya, dürüst olmaya değil; iyi yerde olmaya teşvik etmektedir. Gün dönüşüm günüdür ve dönüşümün yanında, dönüşümü destekleyen meslek kuruluşunun içinde görünmek, oralarda mevzi tutmak, o an önemlidir! Bu mukadderat, elbette amaçlanan ile ortaya çıkanın farklılığını ortaya koyacaktır. Geçmiş bütün hükümetlerin ortak hedeflerinden olan sağlıktaki sorunların üstüne gitmek idealini en fazla başarabilen, bunun için de en hatırı sayılır kamuoyu desteğini arkasına alabilmiş ve gerçekten de kararlı bir şekilde önemli mesafeler almış bir ekibin böylesi bir elim durum karşısında göstereceği tavır merakla beklenmekte ve izlenmektedir. Menfaatleri kesilen, kesilmesi hedeflenen iç ve dış menfaat grupları ile; sürece destek olabilecek sivil çözüm ortaklarını ve hesabilerle, hasbilerin nasıl ayrıştırılabileceğini önümüzdeki günler göz önüne serecektir. İş kolay mı? Asla! Ama işin en zor olanı geçmiş ve gelecek arasında tehlikeli ve gereksiz gerilimler yaratmamak. Adalet, bu yolda en önemli rehber ve olmazsa olmazı her işin. Adaletin olmadığı, hukukun unutulduğu veya güce ram olduğu ortamlarda, şehvet şapırtıları başlar ve ortalığı hesabiler kaplar. Her renkte, her cinsten her köşe başında hesabilerle karşılaşmaktan ise midemiz bulanır da başlarız yine sağlıktan medet ummaya. Fazla kiloları vererek değişelim. Sigarayı bırakarak değişelim. Spor yaparak değişelim. Özeleştiri yaparak değişelim. Dünü kutsamadan, dünü unutmadan, dünden daha iyi olarak değişelim ama her türlü şehvetten de uzak duralım ve her türlü değişim isteğimizde itidali elden bırakmayalım. “Allah semâyı yükseltti ve mîzânı (ölçüyü) koydu. Öyleyse, sakın taşkınlık edip ölçüyü bozmayın.” (er-Rahmân, 7-8)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder