12 Ekim 2012 Cuma

CENNET CENNETTEKİ NEHİRLER BESMELE VE KELİMEİ TEVHİD

Besmele-i Şerife ve Cennette dört Nehir Efendimiz S.A.V. hazretleri şöyle buyurdular ; -”Semaya çıktığım miraç gecesinde, bana cennetlerin hepsi arz olundu “ Orada 4 nehir gördüm 1-SU NEHRİ 2-SÜT NEHRİ 3-CENNET ŞARABI (Cennete mahsus içecek) 4- BAL NEHRİ Dedimki -”Ey Cebrail bu nehirler nereden kaynayıp çıkıyor ve nereye akıyorlar ?” Cebrail a.s. -”Bunların nereden kaynayıp,nereye aktığını bende bilmiyorum. Kevser havuzunun başına git. Orada Rabbine dua et,onların kaynayıp aktığı yerleri sana göstersin ve ögretsin.” dedi -Rabbimden istedim bir melek geldi bana selam verdi ve -”Ya Muhammed Mustafa s.a.v. gözlerini yum .”dedi Efendimiz s.a.v. hz.leri gözlerimi yumdum dedi. Sonra melek -”Gözlerini aç “dedi. Bende açtım birde baktımki,büyük bir ağacın yanındayım. Beyaz inciden bir Kubbe gördüm. Kubbenin kırmızı altından büyük bir kapı ve kilidi vardı: Dünyadaki bütün insan ve cinler bu kubbenin üzerine konsalardı, bir dağın üzerindeki kuş kadar yer kaplarlardı. Dört Nehrin bu Kubbenin altından aktıklarını gördüm. Dönmek istediğim sırada melek bana. -”Neden Kubbenin içine girmiyorsun?”dedi. Ben,ona: -”Nasıl gireyimki kapının üzerinde kilit var. Anahtarı da bende yok.” dedim. Melek: -”Onun anahtarı Bismillahirrahmanirrahim`dir”, dedi . Ben kapının kilidine yaklaştım. Ve ” Bismillahirrahmanirrahim ” dedim . Kilit kendiliğinden açılıverdi. Kubbeye girdim.Bu dört nehrin kubbenin dört köşesinde aktığını gördüm. Kubbenin dört köşesinde ” Bismillahirrahmanirrahim ” yazılıydı SU NEHRİ Bismillah`in ( م ) mim-inden akıyordu. SÜT NEHRİ Allah lafzının ( ه ) he-sinden akıyordu CENNET ŞARABI Errahman` in ( م ) mim-inden akıyordu BAL NEHRİ Errahim` in ( م ) mim-inden akıyordu. Ben bu dört nehrin aslının Besmele-i Şerife olduğunu anladım. Cenab-ı Allah bana şöyle buyurdu: -”Ey Habibim Ahmed ! Rasulum Muhammed ! Senin ümmetinden kimki riyadan uzak halis bir kalble ” Bismillahirrahmanirrahim ” derse ona bu Nehirlerden içirecegim.” Ruhulbeyan cild 1 - ////////////// 44.Cennetin Duvarları, Toprağı, Ağaç ve Nehirleri Cennetin sureti hakkında düşün! Sonra cennet sakinlerine gıpta edip ahiret yerine dünyaya kanaat ettiğinden dolayı cennetten mahrum olanın üzüntüsü hakkında düşün! Ebû Hüreyre, Hz. Peygamber’in şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir: Cennet duvarının bir kerpici gümüşten, bir kerpici altındandır. Toprağı zaferan, çamuru misktendir.270 Hz. Peygamberden cennet toprağı sorulduğunda şöyle buyurmuştur; Katıksız ve beyaz bir ekmek (gibi) hâlis misktir.271 Ebû Hüreyre, Hz. Peygamber’in şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir: Kim Allah Teâlâ’nın kendisine âhirette cennet şarabını içirmesini istiyorsa, o kimse dünyada şarap içmeyi terketsin.’Kim Allah’ın kendisine âhirette ipekli giydirmesini istiyorsa, o kimse ipekli giymeyi dünyada terketsin. Cennet nehirleri tepecikler veya misk dağları altından fışkırır. Eğer cennet ehlinden en az hilye giyenin hilyesi, bütün dünyanın hilyesiyle karşılaştırma, âhirette Allah’ın kendisine vereceği hilye dünyanın bütün hilyeleıinden daha üstün olur.272 Ebû Hüreyre, Hz. Peygamberin şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir: Cennette bir ağaç vardır ki bir süvari onun gölgesinde yüz sene yürüdüğü halde, yine de sonuna varamaz. İsterseniz şu ayeti okuyun: Uzamış gölge(ler). (Vâkıa/30)273 Ebû Umame der ki: Hz. Peygamber’in ashabı ’Allah bizi bedevîler ve bedevilerin meseleleriyle faydalandırır. (Çünkü kalplerine geleni cesaretle sorarlar)’. Bir bedevî Hz. Peygamber’e gelip sordu: - Allah Teâlâ Kur’an’da eziyet vermeyen bir ağaçtan bahsetmiştir. Acaba cennette sahibine eziyet vermeyen bir ağaç varmıdır? - O ağaç nedir? - Sidr (Kiraz) ağacı. Muhakkak ki sidrin dikenleri vardır. - Fakat Allah Teâlâ buyurmuştur: ’Onlar dikensiz kirazlar!’ (Vâkıa/28) Allah Teâlâ onun dikenini kırar. Her dikenin yerine bir meyve çıkar. Onun her meyvesinin tomurcuğu yetmişiki renk olur. O renklerin biri diğerine benzemez. Cüreyr b. Abdullah el-Bücelî şöyle demiştir: Saffah’a (bir yerin ismi) indik! Baktım ki biri bir ağacın altında uyuyor. Nerdeyse üzerine güneş gelecek. Hizmetkâra dedim ki: ’Şu deriden yapılmış sergiyi götür de üzerine gölge yap!’ Hizmetçi getirip gölge yaptı. O uyandığında baktık ki Selman Fârisî’dir. Ona varıp selâm verdim. Bana dedi ki: - Ey Cüreyr! Allah için tevazu göster! Çünkü dünyada Allah’a tevazu gösteren bir kimseyi Allah kıyamette yüceltir. Kıyamet günündeki karanlıkların ne olduğunu bilir misin? - Hayır! - İnsanların bazısının bazısına zulüm yapmalarıdır. Sonra yerden çok küçük bir çöp alarak dedi ki: - Ey Cüreyr! Eğer bu çöp gibisini de ararsan cennette bulamazsın! - Ey Ebû Abdullah! Acaba hurma ve ağaç nerededir? - Onların kökleri inci ile altın, üstünde de meyveleri vardır. 270) Tirmizî 271) Müslim 272) Taberfinî 273) Müslim, Buhârî //////////// Cennetteki Irmaklar ve Denizler Su kaynakları bulundukları bölgeye bereket verir, orayı canlandırıp temizlerler Ayrıca suya yakın mekanlarda iklim de hem yaşamaya daha elverişlidir, hem de insanların hoşlarına gidecek ılımanlıktadır İşte bu nedenle insanların dinlenmek üzere seçtikleri mekanlar da deniz, göl ya da nehir kenarlarına yakın yerler olur Nitekim Kuran’da takva sahibi olanların ALLAH’tan bir nimet olarak "cennetlerde ve pınar başlarında" (Hicr Suresi, 45) oldukları bildirilmiştir Peygamberimiz (sav)’in hadislerinde cennetteki nehirlerden sıkça bahsedilmektedir: Cennet ırmakları, misk dağlarının yahut da misk tepelerinin altından çıkar [Tezkireti’l Kurtubi, s 307/501]Cennette, bal denizi, şarap denizi, süt denizi ve su denizi bulunmaktadır Diğer nehirler bunlardan çıkacaktır [(Tirmizi), Büyük Hadis Külliyatı-5, s409/10097] Hadiste cennette baldan, sütten, şaraptan denizlerin olacağından bahsedilmektedir Ancak burada bahsedilen süt, bal ve şarap dünyadakinden çok farklı, cennete has özellikleriyle yaratılmıştır Cennette bunların her biri tertemiz, lezzet ve rahatlık veren içkilerdir Örneğin cennette sunulan şarap, dünyadakilere benzememektedir Cennet ehlini sarhoş etmeyecek, içenlerin şuurunu bulandırmayacaktır ALLAH’ın cennet için hazırladığı içki, "Bembeyaz; içenlere lezzet (veren bir içki) Onda ne bir gaile vardır, ne de kendilerinden geçip, akılları çelinir" (Saffat Suresi, 46-47) ayetleriyle Kuran’da tarif edilmektedir Ayrıca bu örnekler -süt, bal ve şaraptan ırmaklar- cennette ALLAH’ın kendilerinden razı olduğu kullarını bekleyen çok farklı güzelliklerin olabileceğine işaret etmektedir Süt çabuk bozulan bir besin olmasına rağmen, cennette sütten deniz ve ırmakların olması oradaki nimetlerin kusursuzluğuna çarpıcı bir örnektir Cennet ehli dilediği takdirde böyle görüntülerin yaratılması ALLAH için çok kolaydır Takva sahiplerine va’dedilen cennetin misali (şudur): İçinde bozulmayan sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, içenler için lezzet veren şaraptan ırmaklar ve süzme baldan ırmaklar vardır ve orda onlar için meyvelerin her türlüsünden ve Rablerinden bir mağfiret vardır (Muhammed Suresi, 15) Bu nimetler tarif edilirken ırmak ve deniz ifadelerinin kullanılması da özellikle cennetteki bolluğu vurgulamaktadır İnsanlar dünyada bu nimetleri hep sınırlı miktarlarda görürler Kavanozlarda, cam şişelerde veya farklı ambalajlarda satın aldıkları bu ürünlerin cennette bir kaynak şeklinde karşılarına çıkması, bozulmadan, kirlenmeden, olabilecek en mükemmel lezzette kendilerine bol bol ikram edilmesi, heyecan verici bir nimet ve güzelliktir Kuran’da da bu ırmakların özelliklerinden detaylı olarak bahsedilmektedir: Takva sahiplerine va’dedilen cennetin misali (şudur): İçinde bozulmayan sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, içenler için lezzet veren şaraptan ırmaklar ve süzme baldan ırmaklar vardır ve orda onlar için meyvelerin her türlüsünden ve Rablerinden bir mağfiret vardır (Muhammed Suresi, 15) Ayette süt, bal, şarap gibi birkaç nimet örnek olarak verilmiştir Ancak insanın hoşuna giden herhangi bir nimetin ırmak şeklinde akması, su gibi bol, temiz olması, bozulmadan kalması da mümkün olabilir Ayrıca ALLAH cennette içkilerin kadehlerle sunulduğunu ve bu içkilerden cennet ehlinin başların ağrımayacağını, kendilerinden geçip akıllarının çelinmeyeceğini bildirir ALLAH bir başka ayette "kaynaktan (doldurulmuş) kadehlerle çevrelerinde dolaşılır" (Saffat Suresi, 45) şeklinde buyurmaktadır Müminler için cennette "sonu misk olan, karışımı tesnimden, mühürlü, katıksız bir şarap" (Mutaffifin Suresi, 25-27) hazırlanmıştır (Tesnim: Cennetteki çeşmelerden birinin adıdır) Ayetlerde de belirtildiği gibi bu içecekler aynı zamanda güzel kokular da içermektedir Öte yandan cennette denizlerin altında, nehirlerin dibinde bizim hayal edemediğimiz olağanüstü güzellikler olabilir ALLAH dileyenin nefes alma sorunu olmadan dalmasını, çıplak gözle berrak bir görüntüyle deniz altındaki güzellikleri görmesini mümkün kılabilir Dünyada ancak belgeseller sayesinde haberdar olunan denizaltı güzellikleri, cennette müminlerin kolaylıkla görebileceği ve çok zevk alacakları şekilde olabilir //////////////////////////// Cennet kelimesi, Kur’an-ı Kerim’de 147 defa geçmektedir İslâm literatüründe cenneti ifade etmek üzere kullanılan isimleri ve cennet tabakalarını şu şekilde sıralamak mümkündür: 1- Cennet: Ebedî saadet yurdunu ifade etmek üzere Kur’an’da, çeşitli hadislerde ve diğer İslamî eserlerde yer alan isimler içinde en çok kullanılan, içindeki bütün mekân ve imkânları kapsayacak şekilde muhtevası geniş olan bir terimdir Kur’an’da 147 yerde geçmektedir İslam literatüründe ebedî saadetle ilgili vaadler, özendirici anlatım ve tasvirler genellikle cennet ismi etrafında yoğunlaşmıştır Diğer isimler tekil olarak kullanıldığı halde, cennetin çok sayıdaki ayette çoğul şekliyle de (cennât) yer alması, saadet yurdunun belli bir bölgesinin değil; tamamının adı olduğunu gösterir 2- Cennetü’n-Naîm: 13 ayette geçmektedir Arapça’da "refah, huzur, mutlu hayat" anlamına gelen nimet kelimesinden daha kapsamlı bir muhtevaya sahip olan naîm, insana mutluluk veren maddî ve manevî bütün güzellikleri ifade etmektedir Buna göre cennâtü’n-naîm; mutluluklarla dolu cennetler manasına gelir "Beni cennetü’n-naîmin vârislerinden kıl" (26/Şuarâ, 85) 3- Adn cenneti: En belirgin anlamı ile ikamet etme, ikamet edilen yer demek olan adn, 11 ayette kullanılmıştır Adn’in, cennetin belli bir bölümünün adı olduğu veya çoğul şeklinde kullanılışına bakarak onun tamamını ifade eden bir isim olduğu anlaşılır "Şüphesiz ki, iman edenler ve güzel amel işleyenler yok mu, işte onlar mahlukatın en hayırlısıdır Onların Rableri katındaki mükâfatı, zemininden ırmaklar akan, içinde devamlı olarak kalacakları Adn cennetleridir ALLAH onlardan râzı olmuş, onlar da O’ndan râzı olmuşlardır Bu, Rabbinden korkan O’na saygı gösterenler içindir" (98/Beyyine, 7-8) 4- Firdevs: Özellikle, içinde üzüm bulunan bağ bahçe anlamına gelir İki ayette geçer Firdevs, cennetin tamamını ifade eden bir isim olabileceği gibi, onun ortası, en yüksek ve en değerli bölgesinin özel adı da olabilir "Şüphesiz, iman edip güzel amel işleyenler için barınak olarak Firdevs cennetleri vardır" (18/Kehf, 107) 5-Hüsnâ: İyilik yapanlara ALLAH tarafından daha büyük bir iyilikle karşılık verileceğini, ayrıca buna bir de ilave (ziyade) yapılacağını ifade eden Yunus 26 ayetindeki hüsnâ (daha güzel, daha iyi, en güzel, en iyi) kelimesinin cennet anlamına geldiği müfessirlerin büyük çoğunluğu tarafından kabul edilmiştir Ayetteki "ziyade"den maksat da, cennette ALLAH’ı görme şerefine nail olmaktır "Güzel davrananlara hüsnâ (daha güzel karşılık), bir de ziyade/fazlası vardır Onların yüzlerine ne bir toz (kara leke) bulaşır, ne de bir horluk (gelir) İşte onlar cennet ehlidirler Ve onlar orada ebedî kalacaklardır" (10/Yûnus, 26) 6- Dârüs’s-Selâm: Maddî ve manevî âfetlerden, hoşa gitmeyen şeylerden korunmuş olma manasındaki selâm ile dâr/yurt kelimesinden oluşan bu terkip, iki ayette cennetin adı veya tabakası olarak zikredilmiştir Cennetin esenlik yurdu olduğu şüphesizdir Gerçek esenliğin ancak cennette bulunabileceği, sonsuz hayatın, ihtiyaç bırakmayan zenginliğin, zillete yer vermeyen şeref ve üstünlüğün, eksiksiz bir sıhhatin sadece orada mevcut olduğu anlaşılır "Halbuki ALLAH, Dârü’s-Selâm’a çağırıyor ve O, dilediği kimseleri dosdoğru bir yola hidayet buyurur" (10/Yûnus, 25) 7- Dârü’l-Mukame: Asıl durulacak yer, ebedî ikamet edilecek yurt manasındaki bu terkip de cennete girenlerin ALLAH’a hamd ve şükür sırasında bulundukları mekân için kullanacakları bir tabir olmalıdır "O (Rab) ki lütfuyla bizi Dârü’l-Mukameye / asıl oturulacak yurda (cennete) yerleştirdi Artık orada bize ne bir yorgunluk dokunacak, ne de orada bize bir usanç gelecektir" (35/Fâtır, 35) 8- Cennetü’l-Me’vâ: "İman edip güzel amel işleyenlere gelince, onlar için Me’vâ cennetleri vardır" (32/Secde, 19)Bu isimlerin dışında, "ev, konak, şehir, ülke" anlamlarına gelen "dâr" kelimesi, Kur’an’da dâru’l-huld (ebediyet / sonsuzluk yurdu), dâru’l-âhire (âhiret yurdu), âkıbetü’d-dâr, ukbe’d-dâr (dünya yurdunun sonu) terkipleriyle cennet anlamında kullanılmıştır Kur’an’da zikredilen bu isimler, cennetin tabakaları olarak da kabul edilmektedir Bu tabakalardan her birinde, mü’minlerin yaptıkları iyi işler karşılığında girecekleri veya yükselecekleri derece veya mertebeler vardır Nitekim Müslim’in Ebu Said el-Hudri’den rivayet ettiği hadiste, ALLAH yolunda cihad edenlerin, cihadları sebebiyle cennette yüz derece yükselecekleri, her derecenin arasının ise, yer ile gök arasındaki mesafe kadar olduğu, Hz Peygamber tarafından haber verilmektedir (Müslim, İmâre 116) Hadiste sözü edilen dereceler konusunda ise şu ihtimaller öne sürülmüştür Bu dereceleri zahiriyle anlamak mümkündür Gerçekten söz konusu derecelerin, zahirinden anlaşıldığı üzere, birbirinden daha yüksek menziller (tabakalar) olması muhtemeldir Buna karşılık, yükseklikten kasdın, cennetteki nimetlerin çokluğu, insanın veya bir başka yaratığın hiç aklına bile gelmemiş, gönlünden dahi geçmemiş iyiliklerin büyüklüğü veya çokluğu anlamında olması muhtemeldir Zira ALLAH Teala’nın mücahide lutfettiği iyilik veya cömertlik türleri birbirinden çok farklıdır, birbirinden üstündür Buna göre, nimetlerin fazilet (üstünlük) konusundaki farklılıkları uzaklık açısından yer ile gök arasındaki mesafe gibidir Buhari’nin bir rivayetinde Hz Peygamber, ALLAH yolunda savaşan mücahidler için cennette yüz derece (tabaka) hazırlandığını ve iki derecenin arasının yerle gök arası gibi olduğunu haber vermekte ve sözlerine devamla şöyle buyurmaktadır: "ALLAH’tan istediğiniz zaman Firdevs’i isteyin Çünkü Firdevs, cennetin ortası ve cennetin en yükseğidir Firdevs’ten cennet nehirleri doğar" (Buhâri, Cihad 4) Bütün bu ayet ve hadislerden cennetin birçok tabakası olduğu anlaşılmaktadır Bu tabakalardan bazılarının daha yüce ve nimetlerinin daha güzel veya daha efdal olması sebebiyle isimleri bize bildirilmiştir Firdevs cenneti, mertebece en yüksek olan cennet tabakasıdır. Alıntıdır. Kaynak: www.izafet.com/islam-ve-insan/655295-cennetin-isimleri-ve-tabakalari.html#ixzz28zSXzMrt/// ...................... Kelime-i tevhidin fazileti Sual: Müslüman olan bir kimseye, ilk önce La ilahe illallah, Muhammedün resulullah kelimesinin manasını bilmek ve inanmak farz mıdır? CEVAP Evet farzdır. Bu kelimeye Kelime-i tevhid denir. Kısaca manası, (Allah’tan başka ilah yoktur. Muhammed aleyhisselam da Onun Resulüdür) demektir. Müslümanın her fırsatta söylediği Kelime-i tevhidin fazileti çoktur. Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki: (Zikrin [Allah’ı anmanın] en faziletlisi La ilahe illallah demektir.) [Nesai] (La ilahe illallah demek 99 belayı önler. Bunun en aşağısı sıkıntıdır.) [Deylemi] (Benim ve diğer Peygamberlerin dediği en üstün şey, La ilahe illallah sözüdür.) [Tirmizi] (La ilahe illallah diyenin günahları silinir, yerine o kadar sevap yazılır.) [E.Ya’la] (La ilahe illallah Cennetin anahtarıdır.) [İ.Ahmed] (La ilahe illallah diyen, sözünde sadık ise, bütün günahları affedilir.) [İ.Gazali] (Ölüm halindekilere La ilahe illallah söylemesini telkin edin, onları Cennetle de müjdeleyin. Şeytanın insana en yakın olduğu an bu vakittir.) [Ebu Nuaym] (Ağır hastayı, La ilahe illallah demeye zorlamayın, sadece telkinde bulunun.) [Dare Kutni] (Son sözü La ilahe illallah olanın, ruhu kolay çıkar ve o söz kıyamette ona nur olur.) [Hakim] (Ahiret, dünyaya tercih edilince, La ilahe illallah sözü, Allah’ın gazabından korur. Dünya kârını, ahirete tercih eden, La ilahe illallah dediği zaman, Allahü teâlâ, "Yalan söylüyorsun, sözünde sadık değilsin" buyurur.) [Beyheki] (La ilahe illallah diyene, işlediği günahlardan dolayı kâfir demeyiniz! Buna kâfir diyenin kendisi kâfir olur.) [Buhari] (Günde yüz defa La ilahe illallah diyenin yüzü kıyamette dolunay gibi parlar.) [Taberani] [Yüzüncüyü söylerken "Muhammedün resulullah" ilave etmek iyi olur. Tecvide göre okununca "Muhammedür-resulullah" denir.] (İhlasla La ilahe illallah diyen Cennete girer. İhlasla söylemek, söyleyeni haramlardan alıkoymasıdır.) [Taberani] İhlas, kalbde Allah sevgisinden başka şeye yer bırakmamak, başka şeyleri temizlemek demektir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Allahü teâlânın birliğine iman edip, şirk koşmadan ve ihlasla namazını kılıp, zekatını verenden Allah razı olur.) [İbni Mace] (İhlasla amel edin! Allahü teâlâ ancak ihlasla yapılan ameli kabul eder.) [Dare Kutni] (İbadetleri ihlas ile yap! İhlas ile yapılan az amel, kıyamette sana yetişir.) [Ebu Nuaym] (İbadetlerini ihlas ile yapanlara müjdeler olsun! Bunlar hidayet yıldızlarıdır. Fitnelerin karanlıklarını yok ederler.) [Ebu Nuaym] (Kırk gün ihlasla ibadet edenin, kalbinden diline hikmet pınarı akar.) [Ebuşşeyh] Sual: Hatm-i tehlil nedir? CEVAP Kelime-i tevhid veya tehlil La ilahe illallah demektir. 70 bin kelime-i tehlil okumaya hatm-i tehlil denir. Mazher-i Can-ı Canan hazretleri, bir kabrin yanına oturmuştu. (Bu mezarda Cehennem ateşi var. Hadis-i şerifte (Kendisi için veya başka müslüman için 70 bin kelime-i tevhid okuyanın günahları affolur) buyuruluyor. Ruhuna Hatm-i tehlil sevabı bağışlayacağım. İnşallah affolur) buyurdu. Hatm-i tehlilin sevabını bağışladıktan sonra, (Elhamdülillah bu günahkâr kadın, Kelime-i tehlil sayesinde azaptan kurtuldu) buyurdu. (Makamat-ı Mazheriyye) 70 bin Kelime-i tevhidi bir kimse veya birkaç kimse okuyabilir. (Menâhic-ül-ibâd) Hatm-i tehlilin dirilere de faydası çoktur. (Mekatibi şerife) Sual: Kelime-i tehlil dakikada şu okunur diye tahmini çekilir mi? CEVAP Hayır. Böyle çekileni hesaba katmamalı. Sual: Kelime-i tehlili 99 mu,100 mü şaşıran, 99 kabul etse caiz mi? CEVAP Evet. Sual: Muayyen kelime-i tehlil söyledikten sonra, sayısını bilmeden daha çok söylemek de caiz mi? CEVAP Elbette, çok iyi olur. Sual: Kelime-i tehlilin, her yüzüncüde, (Muhammedün resulullah) demeyi unutunca mahzuru olur mu? CEVAP Mahzuru olmaz. Sual: Kelime-i tehlili okurken, şaşırıp yeniden başlamak caiz mi? CEVAP Evet. Sual: Namaz kılarken, yatağa girince, dua veya kelime-i tevhid okurken, ağzımız kapalı olarak kalbden sessiz okumak uygun mudur? CEVAP Kıraat, ağız ile okumak demektir. Kendi kulakları işitecek kadar sesli okumaya, hafif okumak denir. Yanında olan kimselerin de işitecekleri kadar sesli okumaya, yüksek sesle okumak denir. Hafif sesle okuyanı bir iki kişinin işitmesi mekruh olmaz. Sesli okumak, çok kişinin işitmesi demektir. (Bezzâziyye) Kendi işiteceği kadar sesle okumadan kılınan namaz sahih olmaz. Dua ederken de, kendi işiteceği sesle okuması, söylemesi gerekir. Kelime-i tehlili de, ibadet sevabı hasıl olması için, dil ile, kendi işitecek kadar sesli söylemek gerekir. Hatm-i tehlil okuyanların da, en az kendi işitecekleri kadar sesli okumaları gerekir. Kelime-i tehlil, ibadet olarak değil de, kalbi temizlemek için okunurken, dil oynatılmaz. (Redd-ül Muhtar) Hatm-i tehlil Sual: Hatm-i tehlilin, yani 70 bin kelime-i tevhidin, sadece ölülere mi faydası vardır? CEVAP Hatm-i tehlilin, ölü diri, herkese faydası vardır. (Mekatib-i şerife) TV seyrederken Sual: (TV’de haber ve benzeri şeyleri seyrederken tesbih çekmek günah olur) dendiği için, annem de, TV seyrederken tesbih çekmiyor. Günü TV başında geçiyor, tesbih çekmekten mahrum kalıyor. TV seyrederken tesbih çekmek günah mı? CEVAP TV seyrederken, insan dikkatini haberlere veya seyrettiği başka şeylere verir. TV seyretmese, başka şeyler düşünürken tesbih çekse de yine aynıdır. Bu bakımdan, gafletle boş durmak yerine, tesbih çekmeye devam etmek iyi olur. Tesbih çekerken Sual: Birkaç defa denedim, yarım saatte, bir saatte çekebildiğim Kelime-i tevhidleri tespit ettim. Mesela 10 dakikada 500 Kelime-i tevhid çekebiliyorum. Dakikada ortalama 50 defa çekmiş oluyorum. 40 dakika tesbih çeksem, 2000 defa tesbih çekmiş sayılırım. Böyle tahmini tesbih çekmekte mahzur var mıdır? CEVAP Namazdan sonra çekilen 33’er tesbih gibi, sayısı bildirilmiş olanlarda, kasten eksik veya fazla okunmaz. Hesaba katmak için çekilen tesbihlerde böyle tahminle çekilen tesbihler hesaba katılmaz. Hesaba katılmayan zikirlerde, tahminle, hattâ hiç saymadan, tahmin de etmeden tesbih çekmenin mahzuru olmaz. Kelime-i tevhidin fazileti Sual: Kelime-i tevhid ve kelime-i şehadet okumanın fazileti nedir? CEVAP Bunları okumanın fazileti çoktur. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (İhlâsla Lâ ilâhe illallah diyeni Allah ateşe haram kılmıştır.) [Buhari, Müslim] (Bir mümin, Eşhedü en lâ ilâhe illallah dediğinde, Allahü teâlâ, "Ey meleklerim, kulum benden başka Rabbi olmadığını bildi. Şahit olun ki, ben o kulumu affettim” buyurur.) [İ. Asakir] (Sübhanallah diyen, Allah’ı zikretmiş olur. Allah da onu anar. Elhamdülillâh derse, Allah’a şükretmiş olur. Allah da ihsanını artırır. Lâ ilâhe illallah derse, işte o öyle bir kelime-i tevhiddir ki, kim bu kelimeyi şüphe, kibir ve zulüm yetmeden söylerse Allah onu ateşten korur.) [Hâkim] (Cennetin bedeli Lâ ilâhe illallah’tır. Nimetin bedeli ise Elhamdülillah’tır.) [Deylemî] (Kalbden ihlâsla Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve Resulühü diyen Cennete girer ve Cehennem ateşi ona dokunmaz.) [Taberanî] (İhlâsla Lâ ilâhe illallah diyene Cennet vacib olur.) [İ. Neccar] (Lâ ilâhe illallah demek 99 derde devadır. Bunun en aşağısı sıkıntıdır.) [Deylemî] (Lâ ilâhe illallah diyen ve kalbinde zerre kadar imanı olan kişi ateşten çıkar.) [Buhârî, Müslim] (Lâ ilâhe illallah kelime-i tevhidini çokça söyleyerek imanınızı yenileyin!) [Ahmed] (Allah dört sözü diğer sözlere üstün kıldı: Sübhanallah, Elhamdülillah, Lâ ilâhe illallah ve Allahü ekber. Kim Sübhanallah veya Allahü ekber yahut Lâ ilâhe illallah derse ona on sevap yazılır, on günahı da silinir. Bir nimete karşılık olmasa da, Elhamdülillah derse otuz sevap yazılır, otuz günahı silinir.) [Ahmed] Okuduklarımdan aktarmak istedim bugün Allah emeği geçenlerden razı olsun inşaallah..Sadece Besmele Ve kelime i Tevhidle ilgili onlarca kçtap yazılsa yinede aciz kalır insan anlamını maneviyatını anlatmada sanıyorum... Allah u Teala c.c kullarını sevindirmek için ne kadar çok şey müjdelemiştir..Allah ım sev sevindir kendine habibines.a.v e yakın eyle bizlere..Senin herşeye gücün yeter.. Allah a emanet olun selam ve dua ile..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder