12 Ekim 2012 Cuma
Bir ölüm aní
Bir gün daha geçti. Yine bir ölüm anı… Yine bir ölüm haberi…
Kim bilir bizim haberimizi kim, ne zaman verir? Nasıl ölürüz bilinmez ancak öleceğimiz bilinir.
Beyaz bir kefene sarılırsın bazen. Bazen de kefene bile sarılamayacak . Bedenin parça parça olacak…..
Bir gün musallada bizde yer alacağız.İmam namazımızı kıldıracak ve soracak cemaate nasıl bilirdik diye.Cemaat iyi bilirdik diyecek belki gerçekten belki yalandan. Tabutumuz taşınacak omuzlarda.Koyulacağız 2 metrelik çukura. Bir tarafta eğer varsa sevenlerimiz gözyaşları içinde, bir köşede ağıtlar yakacak kim bilir. 20 yaşımızda da 80 yaşımızda da:
“Daha gençti” diyecekler
“Nerden çıktı bu ölüm?” diyecekler. Eğer sevenlerimiz de yoksa ölümü hatırlayacaklar belki , içleri burkulacak ağlayanları da gördükçe. Bir yandan da üzerimize toprak atacaklar
Bağıracağız ordan “niye ağlıyorsunuz?”
“Bu ölen de kim?”
“Beni duymuyor musunuz?”
Duymayacaklar . Sesimiz, sözcüklerimiz boşlukta kalacak. Herkes dağıldığında, yalnız kaldığımızda, başımızı tahtaya vurduğumuzda anlayacağız öldüğümüzü.
Bu zamana kadar belki de hiç aklımıza gelmemişti birgün bir mezar taşına sahip olacağımız. Belki hiç aklımıza gelmemişti hayatın bir sonu olduğu.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder