13 Ekim 2012 Cumartesi
AKRABA OLMAK
“ Kim akrabasını ele muhtaç etmek ister ki, kendine muhtaç etsin “.
Benim gözümde akrabalık, bir çınarın filiz iken kök salarak başlaması ve yavaş yavaş dallanıp budaklanmasına benzer. Akraba olmak hiç de kolay bir müessese değil. Sorumlulukları çok olan, kan bağının git gide artarak büyümesi bu sorumlulukların yükünü de beraberinde getirmektedir. Her Müslüman kişi akrabalarına karşı olan sorumluluklarını bilmesi gerekmektedir. Müşkül durumda olan akrabaya da kesinlikle yardım etmek zorundadır. Eğer ki elinde var iken akrabasının yoksulluğunu görüyor ve görmezden geliyor ise, zamanla karşılaşacağı musibetlerin de ceremesi çekeceğinin bilincine varılmalıdır.
Günümüzde akraba olmanın bilincinden git gide uzaklaşmaktayız. Bunun en büyük nedenlerinden birisi de başka ülkelere ya da şehirlere göç etmek ve memleket topraklarından uzaklaşıp hayat kargaşasıyla boğuşmaktır. Zamanla bu göç edişlerin geri dönüşleri olmadığından, akrabalık bağları unutulup zayıflamıştır. Hatta ve hatta birbirini tanımayan akrabaların çoğunluğu da buna eklenmeye başlamıştır. Memlekete dönüşler akraba ziyaretleri, ya bayramdan bayrama, ya da cenazeden cenazeye durumuna gelmiştir.
İkinci büyük etken ise, akraba arasında mal mülk, veraset, siyaset ve kız alıp verme davalarının getirmiş olduğu husumetlerden kaynaklanmaktadır. Bu husumetler öyle noktalara gelmiştir ki kan davaları doğurmuş kardeş kardeşe kurşun atmaya başlamıştır.
“ Bir akrabasının ayıbını örtemiyor ise insan, aynı ayıba düşebileceğini düşünemiyor mu? ”.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder